Toplumsal medyada son vakitlerde öğrencilerin öğretmenlere ve okula yönelik latife niteliğinde pek çok paylaşımı gündem oluyor.
GÖRÜNTÜ GÜNDEM OLDU
Son olarak Ankara’da yaşanan ve toplumsal medyada süratle yayılan öğrenci ve öğretmene ilişkin bir görüntü birçok farklı görüşün odak noktası oldu. Görüntüde, sınıf içerisinde ders anlatan öğretmene el latifesi yapan ortaöğretim seviyesindeki öğrenciyi eleştirenler olduğu kadar müsamahayla karşılayanlar da vardı.
‘BU BİZİM EVLADIMIZ’
Öğrencinin bu davranışını müsamaha ve olgunlukla karşılayanların en başında latifenin muhatabı olan İngilizce öğretmeni Eyüp Sıhhat bulunuyordu. Tecrübeli öğretmen Sıhhat, öğrencisi hakkında “Ben kendisini affettim, bu bizim evladımız, atamayız” dedi. Hürriyet Eğitim Servisi mevzuyu uzmanlara sordu.
TOPLUMSAL HÜNERLER GERİLEDİ
Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naciye Aksoy: Burada toplumsal izolasyonun tesiri var. Arkadaşları ile yan yana gelememe, dokunamama, paylaşamama, hislerini aktaramama üzere hareketleri gerçekleştiremeyen öğrencilerin ister istemez toplumsal gelişiminde bir gerileme kelam konusu olabiliyor. Akademide de pandemi periyodunda öğrencilerin narsist eğilimlerinde artış olduğu konusunu işliyoruz. Yani öğrencinin kendisini farklı ve özel görmesi tarafında çıkarımlar mevcut. Bu sebeple öğrencinin öğretmenine bu türlü bir davranış sergilemesi bana hiç sürpriz gelmedi.
KURALLARA ADAPTE OLAMADILAR
Ege üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeynep Cihangir Çankaya: Öğrenciler artık toplumsal ortamın yani okulun gerektirdiği davranışları sergilemekte zahmet çekiyor. Toplumsal bağlamı ve nasıl davranılmasının uygun olduğunu göremeyen çocuklar; hudut koyma, kendini durdurma, başkasını düşünme, hislerini düzenleme üzere marifetlerini geliştirmeye muhtaçlık duyuyor.
ÖĞRETMENİN YAKLAŞIMI ÇOK YANLIŞSIZ
Hacettepe Üniversitesi Ruhsal Danışmanlık ve Rehberlik öğretim üyesi Prof. Dr. Arif Özer: Ankara’da yaşanan son olayda öğretmenin sınıf yönetme marifetlerini bilmiyoruz ancak yaşından tecrübeli bir öğretmen olduğunu anlıyoruz. Öğretmenin affedici yaklaşımını çok şık buldum ve hürmet duydum. O çocuğun öğretmenine saygısızlık yapma ve öğretmenini küçük düşürme motivasyonuyla yaptığını düşünmüyorum. Bu çocuk çekip yüklediğinde ilgi çekecek bir görüntü olarak kıymetlendiriyor ve bu hususta öğrenciler beğeni almak için yarışıyorlar. Önünü ardını sonuçlarını değerlendiremiyorlar. Bu yaşlardaki çocuklar büyüdüklerini göstermeye muhtaçlık duyan ve buna çalışan çocuklar. Fakat gibisi paylaşımlar Türkiye’deki toplam liselerin genel profili değil. Lise sayısına ve görüntülerin sayısına baktığımızda bunlar çok yüksek oranlar değil. Şayet günlük akışın içinde olan şeyler olsaydı daha telaş veren yorumlar yapabilirdik.
TOPLUMSAL MEDYAYI YANLIŞSIZ ÖĞRETMELİYİZ
Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahattin Budak: Beşerler bu türlü olaylarda toplumsal medyayı eleştiriyor lakin bu artık dünyanın bir gerçeği ve ondan uzak duramazsınız. Toplumsal medyanın akıllı, pedagojik, kimseye hakaret etmeden, insanlara hürmet duyarak kullanımını öğretmek de büyük ölçüde öğretmenlere düşüyor. Pedagoji unsurlarına nazaran çocuk hiçbir vakit suçlanamaz. Şayet bir hatalı aranıyorsa bu sistemdir, okuldur, öğretmendir, anne ve babadır. Okullardaki disiplin problemlerinin ortaya çıkmasının asıl sebebi okulda çocukların öğrenme aksiyonundan keyif alma oranının düşmesi ve çocukların erken yaşta akademik muvaffakiyet baskısı altında kalmaları. Bu husus önemli halde ele alınmalı.
Hürriyet
